ANKARA - Abdullah Öcalan’ın başlattığı sürecin, Türkiye ve bölge halkları için tarihi bir fırsat olduğunu belirten KONGRA-GEL Eşbaşkanı Remzi Kartal, AKP’nin süreci kendi iktidar hesapları için araçsallaştırmaya çalıştığını belirterek, “Devleti temsil edenler yanlış üsluptan vazgeçmeli” dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın başlattığı Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne dönük attığı son adımları, 100 yılı aşkın süredir çözülemeyen Kürt sorununda yeni bir kapı aralıyor. Ancak devlet ve iktidar cephesinden adım atılmaması tartışmalara neden oluyor. Sürecin başarıya ulaşması için gözler devletin atacağı adımlara çevrilirken, dünyanın birçok yerinden aydın, gazeteci, siyasetçi ve akademisyen Türkiye’yi adım atmaya çağırıyor.
Gündemdeki gelişmeleri Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendiren KONGRA-GEL Eşbaşkanı Remzi Kartal, Abdullah Öcalan’ın attığı adımların tarihsel bir sorumluluk taşıdığını vurguladı. Kartal, sürecin hızlanması için kamuoyunun ve sivil toplumun aktif rol oynaması gerektiğini belirterek, Türkiye’nin Kürt halkıyla gerçek bir demokratik “kardeşleşmeyi” esas alması gerektiğini söyledi.
100 YILLIK SORUNA ÇÖZÜM ZEMİNİ
Kartal, Öcalan'ın barış sürecine yönelik adımlarının büyük bir tarihsel sorumluluk taşıdığını belirtti. Öcalan'ın yaklaşımının Türkiye halkları başta olmak üzere bölge halkları için önemli bir fırsat yarattığını ifade eden Kartal, "Önder Apo gerçekten çok büyük bir tarihi sorumlulukla Türkiye halkları olmak üzere bölge halkları için çok büyük bir şans yarattı. Türkiye için de özellikle 100 yıllık bir sorunun çözümü için büyük bir zemin yarattı. Buna karşın devlet tarafından atılan adımlar sürecin önemine denk düşmüyor. Bu durum demokrasi ve barış beklentisi olan kamuoyunda soru işaretleri yaratıyor. Tempo son derece düşük. Hala iktidarın siyasi hesapları var. Bu açıdan da bunlar özellikle demokrasi ve barıştan yana beklentisi olan kamuoyu açısından sorular yaratıyor. Önder Apo tarafından atılan adımlara cevap olacak, denk gelecek, bu adımları tamamlayacak adımlar henüz yok. Meclis’te siyasi partilerin oluşturduğu bir komisyon var ve önemlidir. Ama bu komisyonun da konuyu ele alışı şu anda kamuoyu ve demokrasi güçleri tarafından izleniyor. Yeterli düzeyde değil” dedi.
'AKP' SÜRECİ ARAÇSALLAŞTIRIYOR AMA SONUÇ ALAMAZ'
Beklentilerinin barış ve demokrasi çerçevesinde olduğunu belirten Kartal, “Kamuoyu sürecin hızlandırılması için rol almalıdır. Silahsızlanmaya odaklı bir tablo gibi görünüyor. Onun için bunların aşılması açısından daha cesur bir duruş ve yaklaşım gerekiyor. Bu şekilde sürecin gitmesi zorlayıcıdır. Bu açıdan beklentimiz barış ve demokrasi cephesinden ve kamuoyundan bu konuda sürecin daha hızlı ve etkili gelişmesi için kendisini görevli görmesidir” diye belirtti. Kamuoyunun, AKP'nin süreci kendi iktidarını uzatmak için kullanmak istediği yönündeki kaygılara dikkat çekerken, “AKP'nin bu süreci kendi iktidarının ömrünü uzatmak, araçsallaştırmak istediği tespiti yerinde bir tespittir. Buna karşın, iktidarın bu politikadan sonuç alması mümkün değildir. Kürt sorunu devletin resmi politikalarıyla çözülemez. Herkesin bu konuda çok derinlikli değerlendirme yapması gerekiyor. Yanlış değerlendirmeler, tek taraflı süreci kendi politik iktidarının sürdürülmesine yönelik hesaplar sonuç vermez. Sonuç vermezse Türkiye bundan zarar görür” uyarısında bulundu.
'ÖNDER APO'NUN DURUŞU NET'
Kartal, sürecin Kuzey ve Doğu Suriye ile bağlantılı olarak Abdullah Öcalan üzerinde baskı oluşturmak için kullanıldığını belirterek, bu yaklaşımın yanlış olduğunu ifade etti. Abdullah Öcalan'ın İmralı'daki 26 yıllık duruşunun barış ve demokrasi odaklı olduğunu hatırlatan Kartal, tasfiye hesaplarının sonuç vermeyeceğini vurguladı. Kartal, "Önder Apo'nun duruşu net; ‘Ben demokrasi ve çözüm için her zaman rolümü oynamaya hazırım. Ama benim üzerimden hareketi tasfiye etmeyi hesaplayan politikalarla bir sonuç alamazsınız’ diyor. Yanlış yaklaşım hem sonuç almaz hem de bu tarihi fırsatı fırsatın heba olması tehlikesini yaratır. Suriye konusunda AKP'nin yürüttüğü politikalar çerçevesinde Rojava’nın HTŞ’ye teslim olması için Önder Apo'ya yönelik bir talep var. AKP'nin Rojava'ya yaklaşımı aynı zamanda Kürt halkına yaklaşımını ortaya koyuyor. Ve aslında en büyük yanlış bu” dedi.
HTŞ FİKRİYATI TÜRKİYE’YE KAZANDIRMAZ
Türkiye'nin elini uzatması gereken tarafın Kürt halkı olduğunu belirten Kartal, "Türkiye halkının ve herkesin bunu görmesi gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin elini uzatması gereken taraf Kürt halkıdır. Hem Türkiye'de hem Suriye'de. Çünkü birlikte yaşadığımız, ortak kaderimiz, geleceğimiz buna bağlı. Demokrasi, barış, özgürlük, hak ve adalet, ekonomi her şey bununla gelişecek. HTŞ ile HTŞ'nin fikriyatıyla Şam'da temsil eden siyasetle stratejik bir iş birliği Türkiye'ye bir şey kazandırmaz" diye kaydetti.
'BUGÜNE KADAR SAVAŞLA ÇÖZEMEDİLER'
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, “kılıç” tehdidine yanıt veren Kartal, “Bugüne kadar kılıçla, silahla, savaşla çözemediler. Zaten kılıçla çözebilselerdi İmralı'da böyle bir süreç ortaya çıkmazdı. Ortadoğu'da yaşanan savaş tablosu herkes için büyük bir tehlike yarattı. Özellikle de Türkiye için. Başkan Apo, Türkiye halklarının çıkarına bir tarihi fırsat yarattı. Hala bu tabloyu kılıçla ifade etmek, tehdit diliyle karşılık vermek son derece yanlış. Bu söylemler, ‘sürecin yanlış değerlendirildiği’ fikrini açığa çıkarıyor. Kürtler eski Kürtler değil. Devleti temsil edenler yanlış üsluptan vazgeçmelidir. Kürtler ile devlet arasında Başkan Apo'nun ortaya koyduğu bir çerçevede yeniden buluşmalıdır. Demokratik entegrasyon, Kürt halkının, Kürt siyasetinin, Kürt özgürlük mücadelesinin Türkiye'nin demokratik sistemine entegre olmasıdır. Bu açıdan herkes sorumlu davranmalıdır” ifadelerini kullandı.
‘SÜRECİN BU TEMELDE GELİŞMESİ İSTENMİYOR’
Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin hala sürdüğünü dile getiren Kartal, “Şu anda sistem demokratik değil. Kürtleri inkar eden ve ortadan kaldırmaya hedefleyen bir yasal, anayasal, siyasal sistem var. Dolayısıyla yol haritası önce demokratik siyasal zeminin açılması, hukuki zeminin açılması olmalı. Yani Kürtler demokratik hukuki zeminde kendilerini siyaseten ifade edebilmeli. Barışçı demokratik bir sürecin esas alındığının pratik olarak gösterilmesi gerek. Dolayısıyla bu sürecin gelişmesi için Başkan Apo'nun yaşam ve çalışma koşullarının geliştirilmesi, önünün açılması ve bu temelde bir yaklaşımın esas alınması gerek. Oysaki kamuoyunun barış ve demokratik temelde oluşturulması için Başkan Apo çok tarihi bir rol oynuyor. Bunların önünün açılmaması ne anlamına geliyor? Demek ki sürecin bu temelde gelişmesini istemiyorlar” vurgusu yaptı.
‘HÜKÜMET ÜZERİNDE BASKI YAPMALIYIZ’
Kartal, komisyonun Abdullah Öcalan'ı ziyarete gitmesi gerektiğini belirterek, kamuoyunun ve muhalefetin bu konuda baskı oluşturması çağrısında bulundu. Sürecin herhangi bir siyasi partiye bağlı olmadığını da vurgulayan Kartal, tüm toplum kesimlerinin rol oynaması gerektiğini ifade etti. Kartal, "Muhalefet derken de sadece siyasi partiler değil. Bütün sivil toplum örgütleri, sendikalar, akademisyenler, aydınlar, kadın, çevre hareketleri, bütün kamuoyunu kastediyorum. Bu tarihi fırsatın daha etkili bir şekilde geliştirilmesi için herkes etkili bir şekilde rolünü oynamalı. Kamuoyunu oluşturmalı. Hükümet üzerinde, hükümetin doğru adımlar atması konusunda baskı yapmalıyız” dedi.
‘GÜNDEM DEĞİŞTİRMEK İKTİARIN TUTUMUNU ORTAYA KOYUYOR’
AKP'nin muhalefete yönelik operasyonlarla süreci sabote ettiğine işaret eden Kartal, "AKP süreci adeta sabote edecek bir tarzla başta CHP'ye yönelik operasyonlar olmak üzere farklı bir gündem konuşturuyor. Gündemi değiştirmek, muhalefeti parçalamak tam da bu konuda AKP'nin çözüm noktasındaki sürece ilişkin tutumunu ortaya koyuyor. Barış ve demokrasiyi esas alan bir hükümet, bütün muhalefeti, bütün dinamikleri sürece katmayı hedefler. Türkiye'nin 100 yıllık sorununu barış ve demokrasi temelinde çözecek, Türkiye'yi yalnız bölgede değil, uluslararası arenada çok farklı bir yere getirecek, Türkiye'nin elini kolunu açacak, güçlendirecek ve hayatın her alanda çok güçlü bir hamle yapmasının zeminini yaratacak koşulları değerlendirmeyi esas alır” diye belirtti.
‘İKTİDAR ÖMRÜNÜ UZATMAYI HEDEFLİYOR’
Kartal, “İktidar baskın seçimle ömrünü uzatmayı hedefliyor. Şu ana kadar ki tutumlarla tamamen bu süreci araçsallaştırma çerçevesinde hareket ettiği görünüyor. Ama tabii ki bu değiştirilebilir. Bu nasıl değiştirilebilir? Her şeyi AKP'ye bırakarak değil. Devletin bütün sistemi hem askeri, hem siyasi, hem istihbarat, hem idari, yasal, anayasal bütün sisteminde bu süreçle ilgili derin bir tartışma var" dedi.
Meclis komisyonunun oluşmasının önemli olduğunu belirten Kartal, buna karşın çalışmaların “terör sorunu” kıskacına sıkıştırıldığına işaret etti. Kartal, “Henüz komisyondan beklenen herhangi bir sonuç ortaya çıkmadı. Bu sorun nereden çıktı? Türklerin ve Kürtlerin tarihi bir birlikteliği varken bu tarihi birliktelikle büyük bir medeniyet yaratıldı. Sonra bu nasıl bozuldu? Kürtler neden inkar edildi? Kürtler niye isyan etti? Şimdi çözüm noktasında ne gerekiyor? Kim kime haksızlık yaptı? Kürtler bu tarihi birliktelikle neden bu inkar ve imha politikalarıyla yüzleşti? Bütün bu soruların cevabını etkili bir şekilde ortaya çıkarılması, komisyonun bu sorulara cevap araması, bu temelde sorunun çözümünde rol oynaması için Önder Apo'yla görüşmesi gerekiyor” diye belirtti.
‘ANADİL KÜRT SORUNUNUN KENDİSİDİR’
Kartal, komisyonun misyonunu doğru oynaması gerektiğini belirterek, barış anneleri görüşmesinde Kürtçe konuşmanın engellenmesinin büyük bir yanlış olduğunu söyledi. Kartal, “Komisyon aslında bu fırsatı çok tarihi, demokratik, barışçı bir yaklaşımla bir gelişme ve hoşgörü yaratabilirdi. Bu inkar, imha kırılmasıyla ilgili bir yaklaşım gösterebilirdi. Anadili Kürtçe olan anamızın kendi ana dille konuşmasını engellemesi ve böyle bir yanlış politikanın ortaya çıkarılması komisyon açısından büyük bir talihsizlik olmuştur. Komisyon her şeyden önce bunu görmeli, kendi eksiğini ve kusurunu görmeli ve telafi etmelidir. Anamızın Kürtçe konuştuğu anadili Kürt sorunun kendisidir. Bir Kürt annesi, bu sorunun çözümüyle ilgili ortaya çıkan bir komisyonun önünde Kürtçe konuşamıyorsa, o zaman işte Kürt sorunu budur. Kürt'ün dilini, varlığını gören, kabul eden bir yaklaşım bu sorunun çözümünde rol oynayabilir” diye konuştu.
ESKİ ÇÖZÜM SÜREÇLERİ
Remzi Kartal, bundan sonraki aşamada Öcalan ve PKK'den adım beklemenin objektif olmadığını belirterek, "PKK, Başkan Apo'nun bir söylediğini ikiletmedi. Tarihi bir kongre kararıyla ve kararlarla yanıt verdi. Önder Apo ve PKK aslında başından itibaren barış ve demokrasi konusunda, Türkiye'nin bütünlüğü temelinde demokratik olarak çözülmesi konusundan başından itibaren hep bu yaklaşımını gösterdi. 1993 Turgut Özal ile başlayan süreçten sonra 95-98'de tek taraflı ateşkesler, Başkan Apo'nun çağrıları ve PKK'nin bu çağrılara verdiği yanıt belli. Başkan Apo hep ne söyledi? ‘Bir muhatap arıyorum. Büyük bir devlet ikilisi değilse bir memur gönderin, biz bu işi barış ve demokrasi konusunda çözelim’ diyordu. Barış ve demokrasi süreci Başkan Apo'nun ve PKK'nin başından beri talebidir” şeklinde konuştu.
'KÜRT İNKARININ RÖNTGENİ'
AKP ve MHP'nin HTŞ ile ilişkilerinin Kürt inkarının “röntgeni” olduğunu dile getiren Kartal, Özerk Yönetimi tasfiye hesaplarının yanlış olduğunu vurguladı. Kartal, “Bu Türkiye’ye hiçbir şey kazandırmaz. HTŞ ile ilişkilerin sebebi, Özerk yönetimi bastırmaktır ve tasfiye etmektir. Özerk Yönetimin kazanımlarını asgariye indirmektir. Aslında Özerk Yönetime yaklaşımları Kürt sorununa ve Kürt halkına yaklaşımıdır. Türkiye'nin kaybettiği nokta da budur. Eğer doğru temelde yaklaşılırsa aslında Kürt halkı, Türkiye'nin en büyük kazanımıdır, kazancıdır. Türk-Kürt kardeşliği bin yıllık bir tarihte büyük bir medeniyet yaratmış bir kardeşliktir. Ama onların bahsettiği kardeşlik nedir? İnkara dayalı kardeşlik. Yani Kürt'e kardeş diyorlar ama Kürt'ün dilini kabul etmiyorlar. Varlığını kabul etmiyorlar. En küçük bir hak talebini beka sorunu olarak alıyorlar. Bunun için burada bir kardeşlik politikası yoktur. Bu düşman kardeşliktir. Kardeşin varlığını kendisi için tehlikeli gören yaklaşım düşman kardeşliktir” dedi.
‘ROJAVA KIRMIZIÇİZGİMİZDİR’
Kartal, QSD'ye yönelik olası bir Türkiye saldırısının sonuçlarını değerlendirerek, Kürtlerin daha etkili mücadele edeceğini ifade etti. Abdullah Öcalan’ın “Rojava kırmızıçizgimizdir” sözlerini anımsatan Kartal, “Bütün Kürtler zamanında Kobane'de DAİŞ'e karşı direndi. Şimdi Rojava'ya yönelik bir saldırı olursa bütün Kürtler daha etkili bir mücadele yürütürler. Bütün Kürtlerin kendi güçlerini, askeri güçlerini özerk yönetimde birleştirmeleri söz konusu olur. Bu konuda Kürtlerin mesajı da var. Türkiye bunu görmeli. Eğer AKP bir iktidar hesabı yapıyorsa, eğer bir seçim hesabı yapıyorsa da en doğru planlama, en doğru siyasal yaklaşım da Kürtlerle gerçek bir kardeşleşmedir. Bu AKP'ye de kazandırır. Ümit ederiz ki AKP, Rojava’ya dönük saldırı yapma gibi bir yanlış yapmaz" dedi.
BARZANİ VE KÜRT BİRLİĞİ
Kartal, Mesud Barzani'nin Öcalan'la görüşme isteğini olumlu olduğunu belirterek, KDP'nin süregelen ambargo ve baskılarını da eleştirdi. Kürtler arası birliğin geliştirilmesi gerektiğini vurgulayan Kartal, Şengal ve Mexmur konusunda yeni tutum çağrısında bulundu. Ulusal birlik politikalarının demokratik ulus çerçevesinde geliştirilmesi gerektiğini söyleyen Kartal, "Biz herkesten içe yönelik ulusal birlik politikalarında da artık her şeyi aşan, tamamen demokratik ulus çerçevesinde ulusal birliği geliştiren bir yaklaşımı esas alıyoruz. Bu konuda Sayın Barzani'nin olumlu yaklaşımları görülüyor. İşte bu konuda başkanlıkla görüşmeye yönelik ortaya koyduğu tutum, yine Rojava'ya yönelik bir saldırı olursa buna karşı tutum alacaklarını belirtmesi önemli. Ama Mexmur ve Şengal konuları da çok çok önemli" dedi.
KDP'nin Şengal ve Mexmur'da yeni başlangıç yapması gerektiğini vurgulayan Kartal, "Sayın Barzani'nin, KDP'nin, Hewler yönetiminin eskiyi aşan bir tutum ortaya koyması gerekiyor. Şengal halkı, katliamlar, soykırımlar yaşamış. Bu açıdan da şimdi çok onurlu, çok anlamlı bir mücadele yürütüyorlar. Onun için KDP'nin bu konuda bugüne kadar ki yaklaşımlarını aşması gerekiyor. Bu konular Kürt birliği açısından fırsat ve testtir. KDP yönetiminin bütün dünyaya, Kürtlerin kendi aralarındaki demokratik tutum, birlik konusundaki yeni yaklaşımlarını göstermek açısından önemlidir” ifadelerini kullandı.
MA / Fırat Can Arslan