Prof. Dr. Çoban: Yıkımın durması için sömürü düzeni sonlanmalı

img

İZMİR - Ekolojik yıkımın emek sömürüsünün genişletilmesiyle yaşandığını belirten Prof. Dr. Aykut Çoban, “İklim değişikliği, kimyasal kirliliği, biyoçeşitlilik, azot ve fosfor döngüleri, tatlısu döngüsü, arazi değişikliği konularında gezegensel sınırlar aşılmış durumda. Sınırların aşılıyor olması, biyolojik çeşitlilik ve canlı yaşamı için tehlikelidir” dedi. 

Küresel iklim krizi kendisini aşırı sıcak, soğuk, sağanak yağış ve benzeri hava olaylarıyla gösteriyor. Atmosferin ısınması, buzulların erimesi, seller, kasırgalar ve kuraklık gibi etkenler ise canlı yaşamını olumsuz etkiliyor. Tüm bunlara ise ormansızlaşma, fosil yakıt kullanımı, maden ve enerji şirketlerinin doğayı uğrattığı eko-kırım neden olurken, bunlara dair yatırımlar ve talan durmadan devam ediyor. Amazon ormanlarından Balkanlar'a kadar ormanlar, maden ya da yeni yerleşim yerleri açmak için kesilirken, sular yine enerji ve maden şirketlerinin hizmetine veriliyor. 
 
Canlı yaşamı tehlikeye girerken, dünya ise bir yok oluşa gidiyor. Fakat Türkiye'de bir çok kentin yüz ölçümünün yüzde 80'inden fazlası maden sahası ilan edilirken, her dereye baraj, Hidroelektrik Santral (HES), her tepeye Rüzgar Enerjisi Santrali (RES), her tarım arazisine Jeotermal Enerji Santrali (JES) kurulmaya devam ediyor. 
 
 
Prof. Dr. Aykut Çoban ile iklim krizini, etkilerini ve durdurulması için yapılması gerekenleri konuştuk. 
 
İklim krizinin etkileri arasında mevsimsel değişiklikler daha çok ön planda. Fakat gezegensel başka sınırlar da var, öncelikle bu sınırlar nelerdir? -Örneğin okyanusların asitlenmesi neden sıcak hava dalgaları kadar önemlidir?
 
 
 İklim değişikliği, kimyasal kirliliği, biyoçeşitlilik, azot ve fosfor döngüleri, tatlısu döngüsü, arazi değişikliği konularında gezegensel sınırlar aşılmış durumda.
 
Aşırı sıcak ya da soğuk, kuraklık ya da sel gibi aşırı hava olayları emekçilerin gündelik yaşamında doğrudan deneyimlediği olaylar olduğu için daha kolay hissediliyor. Bir de sermaye medyası ve iktidar odakları, şirketlerin iktisadi etkinliklerinin yarattığı ekolojik yıkımı belgelemek yerine, “havadan sudan” konuşmayı öne çıkararak iklim sorununu hafiflettiklerini varsayıyor olabilir. Gezegensel sınırlar, 2009 yılında yayımlanan bir çalışmada gösterildi. Bu sınırlar, gezegende insan yaşamının güvenli olarak sürmesi için sayısal olarak saptanmış eşik değerlerdir. Dokuz gezegensel sınırdan altısının aşıldığına ilişkin bir araştırma, 2023 yılında Science dergisinde yayımlandı. O çalışmaya göre, iklim değişikliği, kimyasal kirliliği, biyoçeşitlilik, azot ve fosfor döngüleri, tatlısu döngüsü, arazi değişikliği konularında gezegensel sınırlar aşılmış durumda. Ozon tabakasının incelmesi ve atmosferdeki tanecik yükü şimdilik ve görece güvenli görünürken, okyanus asitlenmesi sınır değeri aşmaya yakın bulundu. Bu sınırlar birbiriyle yakından etkileşim içindeler. Örneğin, iklim değişikliği ve aşırı tüketimle bozulan tatlısu döngüsü, bu ikisindeki sorunu daha da derinleştiren orman, mera, sulak alanların azalması olarak arazi değişikliğiyle yakından ilgili. Yine havada uçuşan taneciklerin artması ise bulutlaşmayı, su döngüsünü, güneşten gelen ışınların yeryüzüne hapsolmasını etkileyerek iklim değişikliğini şiddetlendirir. Azot ve fosfor miktarındaki artışlar, su varlıklarını kirletir. Okyanuslar atmosferdeki karbondioksiti emer. Atmosferdeki karbondioksit yoğunluğunun artması, bir yandan iklim değişikliğine yol açarken bir yandan da onu emen okyanusların asit düzeyinin artmasıyla sonuçlanır. Okyanus asitlenmesi arttıkça sudaki ekosistemler ve biyoçeşitlilik zarar görürken bir yandan da okyanusun karbondioksit emme işlevi zayıflayarak iklim değişikliği hızlanır. Tüm bu sınırların aşılıyor olması, biyolojik çeşitlilik ve canlı yaşamı için tehlikelidir.  
 
Bu "Gezegensel sınırların" aşılmasında kapitalist ekonomik sistem ne gibi bir işlev görüyor?  
 
Gezegensel sınırların aşılmasının temel nedeni, kapitalist düzendir. Sermaye sınıflarının kâr, rant, faiz, servet elde etme arayışını karşılamak üzere emek sömürüsü ve doğa talanına dayalı kapitalist üretim ve bireysel tüketim, biteviye ve katlayarak artırılır. Bu ise her bir gezegensel sınırın aşılmasına neden olur. Örneğin: Kapitalist üretim ve tüketim düzeyini sürekli genişletmek için gerekli enerjinin sağlanması, ayrıca otomobille bireyselleştirilmiş ulaşım, dünya pazarlarını bütünleştiren kara, hava, deniz taşımacılığı, atmosferdeki karbondioksit yoğunluğunu artırır, küresel ısınmayı tetikler, okyanus asitlenmesine kaynaklık eder; petrol, metal, materyal, mineral, nadir toprak elementleri madenciliği de kimyasal kirliliği, atmosferdeki tanecik yükünü, arazi kullanımının değişmesini, tatlısu kaynaklarının kullanımını artırır; kapitalist endüstriyel hayvancılık ve tarım, arazi kullanımını değiştirmekten, su kaynaklarını tüketmeye ve azot kirliliğine kadar gezegensel eşiklerin çoğunu olumsuz etkiler. Tüm bu kapitalist etkinlikler birlikte iklim değişikliğini sonuçlandırır.  Bu çerçeveden bakınca, sınırların kapitalizmle olan ilişkisine dair sorduğunuz soru siyasal olarak gerçekten önemli. Gezegensel eşikler, ekolojik istiap hadlerinin sayısal hesaplamasına olanak sağlıyor, “sınıra şu kadar kaldı” ya da “sınırı çoktan geçmişiz” demek mümkün oluyor. Gelgelelim, yalnızca gezegensel sınırlardaki sayısal değişime odaklanılırsa, halkta bir ekolojik kıyamet korkusu ve mucizeler yaratan bir kurtarıcı Mesih beklentisi yaratma fırsatı belirir. Açıktır ki, kıyamet ve kurtarıcı gizemi yaymanın, iklim sorununa çözüm bulmaya bir katkısı yok. Bunun yanında, yalnızca gezegensel sınır değerine odaklanma o sayısal eşiğin aşılmasının nedeni olarak sorumlu aktörlerin, sınıf ilişkilerinin, kapitalist iktisadi-siyasal yapıların, kısacası toplumsal düzenin gözlerden saklanmasına yol açar. Bir de tabi aşılan sınırların, iktisadi, toplumsal, ekolojik, sağlık vb. etkilerinin sermaye ve işçi sınıfları, gelişmiş ve azgelişmiş ülke halkları bakımından farklılaşması gerçeğinin gölgede bırakılması olgusu var. Bu saklama ve gölgeleme, yalnızca görmeyi engelleyen bir perde değil, aynı zamanda gezegensel sınırların bugünden itibaren değişiminin, ilerlemesinin, durdurulmasının ve geriletilmesinin doğrudan bağlı olduğu iktisadi, siyasal, ideolojik, sınıfsal müdahalelerin, mücadelelerin, isyanların ve devrimlerin de göz ardı edilmesidir. Gezegenin ve insanlığın geleceği, gezegenin kendiliğinden oluşan matematiksel bir sınır değeri olarak belirmez, toplumsal mücadelelerle aktif olarak biçimlendirilir. Bu nedenlerle gezegensel sınırları, yalnızca sayısal toplu verilere ve grafiklere indirgemek yerine sınıfsal-siyasal bir bağlama oturtmamız gerekir.   
 
 Mevcut sistemin böyle devam etmesi halinde dünyayı, canlı yaşamını neler bekliyor?
 
Yeryüzünü nelerin beklediğini hesaplayan çeşitli bilimsel senaryolar var. Örneğin, İklim Değişikliği Konusunda Hükümetlerarası Panel (IPCC), 2100 yılına varıldığında 19. Yüzyıl sonuna kıyasla küresel ortalama sıcaklığın 2 dereceden 6 dereceye kadar arttığı farklı senaryolarda nelerin olabileceğini tuğla büyüklüğündeki kitaplarda anlatır. Hali hazırda 1,5 dereceyi bulan bir küresel ısınmanın yarattığı sorunlarla yüzleşmiş durumdayız. Bu senaryolarda,  her bir derecelik ilave artış; buzulların erimesi, deniz seviyesinin yükselmesi, ada devletlerin ve kıyı yerleşimlerin sular altında kalması, aşırı hava olayları, biyolojik çeşitlilik kaybı (türlerin yok olması), ekosistemlerdeki değişiklikler, sanayi-tarım-hayvancılıkta üretim kayıpları, emekçilerin-köylülerin-ezilen kesimlerin ölümleri, iklim göçleri, hastalıklar gibi pek çok sorunun şiddetinin, sıklığının, boyutlarının, kapsamının olağanüstü artması demek. Altı derecelik artış ise bir felaket senaryosu. Ayrıca bazı görüşler, iklim değişikliğinin ulaştığı bir düzeyde, kartopu etkisi gibi, iklimle ilgili çeşitli süreçlerinin birbiriyle karşılıklı olumsuz etkileşimiyle toptan bir yıkımın hızlıca olabileceğini savunur. Buna göre, dört, beş derecelik artışlara çıkmadan da çöküş olabilir. 
 
Küresel eşitsizlik düzleminde güneyli ve yerel halkların eko-kırıma karşı bir isyanı bulunuyor. Bu isyanı işçi sınıfının çıkarları ile birleştirmek gerekli mi? Gerekliyse mümkün mü?  
 
 
 Güney ülkelerindeki işçiler, köylüler ve halklar, “yerli kapitalistler”in yanı sıra emperyalist Kuzey devletlerinin ve sermaye tekellerinin iktisadi, siyasal ve ekolojik hegemonyası altında eziliyorlar, daha kararlı ve cüretkâr bir mücadele içindeler.
 
Güney ülkelerinde olduğu gibi Kuzey ülkelerinde de ekoloji, iklim, hayvan hakları, yerel topluluk, yerli halklar, kadın, LGBTQ, insan hakları ve emek mücadeleleri, sömürgecilik, kapitalizm, emperyalizm karşıtı, sosyalist, enternasyonalist mücadeleler söz konusu. Bunların her biri, emperyalist-kapitalist sömürüye, tahakküme, eşitsizliğe, adaletsizliğe, doğanın yağmalanmasına ve ekolojik yıkıma başkaldırı içeriyor. Kuşkusuz Güney ülkelerindeki işçiler, köylüler ve halklar, “yerli kapitalistler”in yanı sıra emperyalist Kuzey devletlerinin ve sermaye tekellerinin iktisadi, siyasal ve ekolojik hegemonyası altında eziliyorlar, daha kararlı ve cüretkâr bir mücadele içindeler. Tüm bu mücadelelerin varlığı ve gelişme kapasitesi, emekçiler ve ezilenler olarak kendi geleceğimizi belirlemek için güçlü birer kanıt. Andığım mücadeleler, genellikle kendi mecralarında sürüyor. Bu mücadelelerin zaman zaman, birlikte güçlü eylemler, ortaklaşa geniş konferanslar ve ortak imzalı bildirilerle güç birliği, işbirliği, enternasyonalist dayanışma ve birleşik mücadele platformları, koalisyonları ve birlikleri örgütledikleri çeşitli örnekler var. Bu örnekleri çoğaltmak ve kalıcı kılmak, acil bir görev olarak önümüzde duruyor. 
 
İşçi sınıfının rolü ise önemli. İşçilerin ekoloji, iklim mücadelelerinde en önde saf tutmasında elbette sınıfsal çıkarları var. Köylüler yaşam ve geçim alanlarının yakınındaki madenlere, termik ve rüzgar santrallerine, taş ocaklarına sağlıkları, geçim araçları olarak ormanlar, zeytinlikler, tarım arazileri, hayvanları zarar göreceği için karşı çıkıyorlar. İşçiler o madenlerin, enerji santrallerinin, taş ocaklarının içerisinde günlük yaşamlarının en az üçte birini geçirerek, doğrudan karbondioksite, kimyasal zehirlere, havada uçuşan taneciklere maruz bırakılarak, her gün bedensel ve zihinsel olarak zarar görürler. Ardından günün geri kalan zamanında da iklim değişikliği, kimyasal kirlilik, biyoçeşitlilik, tatlısu döngüsü bakımından aşılan gezegensel sınırlara bağlı etkilere maruz bırakılırlar. Sermaye çıkarı için arazi kullanımındaki değişiklik nedeniyle de işçiler, içinde dolaşacak orman, altında soluklanacak ağaç gölgesi, yüzecek kıyı, çocukları ve yoldaşlarıyla zaman geçireceği yayla bulamaz hale gelir. Ekolojik yıkım, sermaye sahipleri kâr elde etsin diye emek sömürüsünün genişletilmesi nedeniyle oluşur. Sermaye, doğayı yıkıma uğratmak için doğayı yağmalamaz, emek sömürüsünü genişletmek için doğayı yağmalar. İşçi sınıfı ve diğer toplumsal mücadeleler sermayeyle ve devletle mücadele ede ede, metalaştırma, özelleştirme ve ticarileştirme yerine, gereksinimlerin ve hizmetlerin karşılanmasında toplumsallaştırmayı, kamulaştırmayı ve ortaklaştırmayı yaygınlaştırarak emek sömürüsünü gerilettiği ölçüde ve sonunda sömürüyü ortadan kaldırdığında, emeğiyle geçinenler hem kendi bedensel ve zihinsel sağlığının ekolojik koşullarını, hem de doğanın yağmalanmasını ve iklim krizini toplumsal denetimi altına almış olur.    
 
 Yani, kapitalist üretim ilişkilerinin değişmesi eko-kırımı durduracak bir adım mı olacak?
 
Kapitalist ilişkilerin ortadan kaldırıldığı durumda, eko-kırımın derinleşmesinin durması beklenir. Ne var ki, ekolojik yıkımın, bir başka ifadeyle iklim krizinin ya da aşılan gezegensel sınırların bu evresi, diyelim iki yüzyıl öncesinden çok farklı. Doğaya aşırı yüklenecek koşullar yitirildi. Her şey bir yana yalnızca bu farklılık bile, iki yüzyıl öncesinden bu yana kapitalist toplumun doğayla kurduğu ilişkiden farklı bir sosyo-ekolojik ilişkinin kurulmasını zorunlu kılar. Daha açık anlatımla, günümüz koşullarında sosyalist bir toplumun kendi sosyo-ekolojik sınırlarını çizmemesi, sosyalizme ve insanlığa ihanet etmek olur.    
 
MA / Tolga Güney
 

Diğer başlıklar

12:28 Samandağ'da provakasyon uyarısı: Barış ve kardeşlik kültürünü hakim kılalım
12:26 Wan’daki yangında 4 dükkan yandı
12:04 Beritan Aktaş’ın taziyesine ziyaret
11:52 CPT: Türkiye Temmuz ayında 18 saldırı gerçekleştirdi
11:06 Bağcılar'da 13 katlı binada yangın
10:40 İran’da polis merkezine silahlı saldırı
10:14 Brezilya’da kaza: 11 ölü 45 yaralı
09:56 Erkek şiddeti: İki kadın katledildi
09:50 Jin derginin 128’inci sayısı yayında
09:11 'Mezarlıklar onarılarak ailelerin ziyaretlerine açılmalı'
09:10 Peri Vadisi’nde jeotermal: Amaç yeniden göçertmek
09:10 Sêwereg’in mahalleleri elektriksiz ve susuz: İlgilenen yok
09:09 Ferda Fahrioğlu: STÖ’ler proaktif olarak barış mücadelesinde yer almalı
09:06 'Kürt sorunun çözümünde ısrarcılarsa umut hakkını uygulamalılar'
09:05 'Barış süreci'nin gölgesinde Kürdistan’da ekokırım
09:03 Prof. Dr. Çoban: Yıkımın durması için sömürü düzeni sonlanmalı
09:01 DEM Parti ‘Yeşil Agirî’ inşa ediyor
09:00 Ağız içi aramayı reddeden tutsak darp edildi
09:00 10 AĞUSTOS 2025 GÜNDEMİ
08:45 Av. Rezan Epözdemir gözaltına alındı
09/08/2025
22:50 Vali 'kesim durduruldu' demişti, yeni görüntüler çıktı
22:29 On binler şölenlerde bir araya geldi: Devlet de bir an önce adım atsın
21:35 Aram Tigran Amed ve İstanbul'da anıldı
21:04 İstanbul'da 'barış için insan zinciri' eylemi
20:51 Karayılan: Meclis Komisyonu’na önemli rol düşüyor, Önder Apo’ya başvurmalı
19:06 Gazeteci Hüseyin Deniz mezarı başında anıldı
18:44 PKK'li Turan'ın taziyesine ziyaret
18:25 Dêrazor'da saldırı: 1'i çocuk 4 yaralı
17:35 Eskişehir'de yaban hayvanı avı ihalesine tepki
16:40 Amedspor Mbaye Diagne ile prensip anlaşmasına vardı
15:48 Hakim tahliye ertelemeyi iptal etti, Kurul süreyi uzatarak yanıt verdi
15:17 JİTEM'in katlettiği gazeteci Deniz anısına seramik sergisi açıldı
15:13 Balıkesir'de yangın: 10 dönüm yandı
14:38 HPG'li Welat Hazır'ın taziyesine kitlesel ziyaret
14:36 3 hasta tutsak için hayati risk uyarısı
14:24 İran İnsan Hakları Örgütü: Qerçek Cezaevi’nde tutsaklara işkence yapılıyor
13:32 ‘Komisyon zorla kaybettirilenlerin akıbetini ortaya çıkarsın’
13:23 Cumartesi Anneleri gazeteci Ferhat Tepe için adalet istedi
13:21 Fidan ile Sisi görüştü
13:21 Çanakkale’deki yangınlar kontrol altına alındı
12:44 Husilerden İsrail’e hava saldırısı
12:05 Samandağ’da trafik kazası sonrası tehlikeli gerilim
11:40 Şam hükümeti Paris’teki görüşmelerden çekildi
11:10 Trump ve Putin Alaska’da bir araya gelecek
11:07 Amed’de çalıştay: Barışın tuğlasını birlikte örmeliyiz
10:12 CHP Genel Başkan yardımcısı: Komisyon tarihi bir fırsat, toplum aktif destek vermeli
09:56 Peköz: Öcalan'ın Kuzey ve Doğu Suriye'den taviz vermeyeceği açıktır
09:51 Murad Mıhçı: Keşke 1915 öncesinde de böyle bir lider olsaydı
09:47 Muğla'da kadına saldırı
09:19 3 cezaevinde 2 yılda 56 infaz erteleme, 16 infaz yakma
09:18 Sürecin ‘öznesi’ olan cezaevlerinde Kürtçe düşmanlığı
09:16 İki tutsağa ‘su bidonundan halter yaptı’ cezası
09:10 Bakanlık orman kıyımındaki sorumluğunu kabul etmedi
09:08 Wan ve Gimgim sokakları: Anayasal güvence istiyoruz
09:07 Mêrdîn'de kayyım satışa başladı: 22 taşınmaz satılığa çıkarıldı
09:04 33 yıldır aydınlatılmayan cinayet: Bıraktığı gelenek sürüyor
09:03 Muş'ta kuruluşunu ilan eden DEM Parti Kadın Meclisi çalışmalarına başladı
09:02 Ekolojik talan Şirnex'in su kaynaklarını kuruttu
09:00 09 AĞUSTOS 2025 GÜNDEMİ
08:58 Peyas Belediyesi'nden kadın cinayetlerine karşı eylem planı
08:45 Temel: Öcalan’ın koşulları değişmeden süreç sağlıklı ilerlemez
08/08/2025
23:27 Beyaz Saray'da Trump-Aliyev-Paşinyan zirvesi
22:38 Mereş'te yıkılan bina çöktü: Operatör yaşamını yitirdi
21:23 Siweyda’da 20 cenaze bulundu
21:18 Abdullah Öcalan'dan Mexmûr Kampı halkına mektup
21:10 Murat Karayılan: 15 Ağustos toplumsal devrime yol açtı, kadın devrimini yarattı
20:38 Cezaevi önünden seslendiler: Provokasyonlara karşı önlem alın
20:13 Zini Gediği’nde katledilenler anıldı
20:03 İşçiler kayyıma karşı direnişte: Direne direne kazanacağız
19:31 Komisyonun üçüncü toplantısı 12 Ağustos'ta
19:15 Figen Aras: Kadınlar sürece öncülük etmeli
19:04 KESK: Sahte diplomalara karşı sesimizi yükseltelim
18:51 Erdoğan: Ülkemizde yeni dönemin kapılarını açmak istiyoruz
17:15 Koçmarinliler madene karşı direnişte
17:07 Elektriği kesilen mahalleliler DEDAŞ önünde eylemde
16:32 Ortak Tutum Konferansı’nın sonuç bildirisi: Özgür, demokratik Suriye
16:12 'Herkesi kucaklayan yeni bir Suriye'yi inşa edeceğiz'
16:04 Çanakkale'de çıkan orman yangını yerleşim yerlerine yaklaştı
15:54 Adem Gök'ün taziyesine kitlesel ziyaret
15:32 Licê’deki yangın kontrol altına alındı
15:19 Deniz Fırat katledilişinin 11'inci yılında anıldı
14:59 ODTÜ’de grev 2’nci gününde
14:30 Güler, Yerlikaya ve Kalın komisyon toplantısı öncesi bir araya geldi
14:28 Alevi ve Durzi'lerden ortak tutum mesajı: Doğru çözüm ademi merkeziyetçidir
14:26 Beluc kadınlar: Adalet yerini bulana kadar durmayacağız
14:07 'Kadın bostanı'nda hasat zamanı
14:02 Komisyonun ikinci toplantısı başladı: Süreci dikkatle yürütmek mecburiyetindeyiz
13:35 10 günde 8 bin imza: Eko-kırım son bulsun
13:33 Mêrdîn'de şüpheli 2 kadın ölümü
13:24 Yargıtay Savcısı'ndan Narin Güran cinayetinde cezaları onama talebi
13:08 İSİG: 204 işçi iş cinayetinde yaşamını yitirdi
13:04 Sahte diploma krizi için araştırma komisyonu talebi
13:00 Kuzey ve Doğu Suriye’de ‘Ortak Tutum Konferansı’: Çoğulculuk tehdit değil güçtür
12:19 'Su meclisi oluşturulmalı' çağrısı
12:19 HPG BİM: Türkiye’nin saldırıları sürüyor
12:04 Ayşe İnceyol’un faili 16 ay sonra Fransa’da yakalandı
12:00 Gazeteci Hüseyin Deniz anısına sergi açılacak
11:31 Riha Tabip Odası'ndan elektrik kesintisi uyarısı
11:30 Hijyenik olmayan 3 bin 112 kilo et imha edildi
11:12 Venezuela başkanın tutuklanması için 50 milyon dolar ödül
11:03 Gençlik yürüyüşüne çağrı: Yeni dönemin ruhuna cevap olacağız
10:40 Ermenistan ve Azerbaycan arasında anlaşma
09:41 TİHV Başkanı Bakkalcı'dan komisyona 'süreç önerileri'
09:26 ATK İhtisas Kurulu'na ve Sağlık Bakanlığı'na yeni atamalar
09:25 Temelli: Meclis komisyondan gelecek önerileri Ekim'de yasalaştıracak
09:16 Rudaw havuz medyasını geçti: Yaşamını yitiren HPG’liye ‘teslim ol’ çağrısı!
09:14 Sahte diploma skandalı: Baykara’nın projeleri ekolojik suç teşkil ediyor
09:12 Ağır hasta tutsak Mehmet Emin Çam'ın durumu kritik
09:10 Yazar Kural: Süreç Çerkes halkı için de umut oldu
09:08 Peri Tekstil işçileri: Haklarımızı alan kadar direneceğiz
09:06 Tatos'ta kadınların önerileriyle çözüm projeleri hayat buluyor
09:06 Savcıdan tutsağa pişmanlık dayatması: Tahliyesi 1 yıl ertelendi
09:04 'Toplumsal barış kadınların güvenli bir yaşam sürmesi için önemli'
09:03 Fındık taban fiyatı beklentinin altında kaldı: Yüzde 75’i şirketlerin elinde
09:00 08 AĞUSTOS 2025 GÜNDEMİ
08:42 İsrail ‘Gazze’nin kontrolünü ele geçirme planını’ onayladı
07/08/2025
23:09 6 siyasi ittifak Irak seçimlerine katılamayacak
22:45 Qoser’de biri kadın 2 kişi öldürüldü
20:51 BTK: 44 sahte e-imza iptal edildi
20:39 Katledilen Saliha Akkaş için açıklama: Bu ülkede kadınlar korunmuyor
19:08 İzmir ve Uşak'ta yangın
18:16 WHO: Gazze'de 99 kişi açlıktan hayatını kaybetti
18:10 YÖK'ten 'sahte diploma' açıklaması
17:55 Kadınlar Tamara Kadın Yaşam Merkezi’nin açılışını gerçekleştirdi
17:42 Polis Cizîr'de taziyeyi engellemek istedi
17:14 Hasta tutsak jandarmanın gözü önünde hastanede saldırıya uğradı
16:58 Eskişehir’e maden taşınmasına tepki
16:44 Sanatçı Sezen Aksu’dan hasta tutuklular için çağrı
16:44 Duhok'ta toplu mezar bulundu
16:33 Kurtulmuş: Süreç müzakere süreci değildir
16:26 2 kadın evli oldukları erkekler tarafından katledildi
16:23 İHD Dêrsim Şubesi: Kentteki ihlaller yaşam hakkı üzerinde tehdit oluşturuyor
16:01 Beluc kadınlar: Herkesi sesimiz olmaya çağırıyoruz
15:55 Duruşmaya katılmayan gazeteciye elektronik kelepçe takılması kararı
15:32 İnfazı 6 ay ertelenen hasta tutsak Varışlı tahliye edildi
15:31 Urfa T Tipi Cezaevi’ndeki sistematik ihlaller İHİK’e taşındı
15:14 TBB Başkanı: 15 hukuk fakültesi mezuniyet belgesinde sahtecilik tespit edildi
14:55 DEM Parti 'sahte diploma' için Meclis araştırması istedi
14:36 Haber-Sen’den PTT açıklaması
14:30 Barış Anneleri Meclisi Öcalan ile görüşmek için başvuruda bulunacak
14:21 Özel'e saldıran Tengioğlu için tutukluğuna devam kararı
14:03 Bolu'da yangın çıktı
13:29 DEM Parti'nin yeni komisyon üyesi Celal Fırat oldu
13:13 Elkê'de orman kıyımı: Geriye çorak toprak kaldı
13:06 Ayşegül Doğan: Süreci karşılıklı değişim ve dönüşüm süreci olarak ele almalıyız
12:26 Öğrencilerden 'süreç' çalıştayı
12:26 ODTÜ’de çalışanlar greve gitti
11:44 Gardiyanlardan süreç tepkisi: Tutsaklara baskı, Bahçeli'ye hakaret
11:39 DEM Parti Jiyan Ormanlı’yı istifaya çağırdı
11:13 Saruhan Oluç: Tüm toplumsal kesimler komisyona katkı sunacak