Gençlik çalıştayı: Demokratik Modernite özgürleşmektir 2025-07-06 17:07:21   İSTANBUL - Gençlik çalıştayında konuşan gazeteci Haydar Ergül,  Abdullah Öcalan'ın çağrısına işaret ederek, "Sınıflı toplumun yerine demokratik toplumu kurmanın koşulları oluşmuştur. Özgürleşmek ölçülü yaşamdır. Buna demokratik toplum, demokratik modernite diyoruz”dedi.    Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Gençlik Meclisi, İstanbul’un Fatih ilçesinde bulunan Zübeyde Hanım Kültür Merkezi’nde “Uygarlık Krizi ve Ortadoğu Gerçeği” konusuyla “Demokratik Toplum” çalıştayı düzenledi. Çalıştayın gerçekleştirildiği salona, “Çağın manifestosu ile savaştan barışa”,  “Fiziki özgürlükle yükselen ideolojik mücadele halkları özgürleştirir”, “Em di jiyana sosyalîst da ısrar dikin bi rebêrtiya azad xwe birêxistin dikin” pankartları asıldı.    Dört oturumda gerçekleşen çalıştaya, Gazeteci Haydar Ergül, DEM Parti İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek, DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, DEM Genç Kadın Koordinasyonu, İstanbul Özgür Öğrenci Meclisi konuşmacı olarak yer aldı. Çalıştaya çok sayıda kişi dinleyici olarak katıldı. Çalıştay özgürlük ve demokrasi mücadelesinde hayatını kaybedenlerin anısına yapılan saygı duruşunun ardından başladı.   'MODEL ROJAVA'DIR'   Çalıştayın birinci oturumunda Özgür Öğrenci Meclisi üyesi Duran Turgay, “Uygarlık tarihine alternatif bir bakış” başlığında sunum gerçekleştirdi. Devletlerin ortaya çıkışıyla kadının tahakküm atlına alındığını söyleyen Turgay, “Burada kadın özne durumundan nesne durumuna indirgeniyor. Kadının emeği, bedeni, iradesi hiyerarşik sistemlerin kontrolü altına alınıyor. Bu sadece kadının köleleştirilmesi değil, emek sömürüsünün de temelini oluşturuyor. Bu süreç kadınla başlıyor ama doğayı tahakküm altına alarak devam ediyor. Ortadoğu’da ve bütün dünya sisteminde bu krizlerle yeni bir değişikliğe ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Bu kaos yeni bir inşa potansiyeli, farklı halkların bir arada yaşadığı bir gerçekliği de kendi içinde barındırıyor. Rojava’da kadınların toplumsal yeniden inşada öncü bir rolde olduğu görülebiliyor. Ekolojik projeler, savaşın tahrip ettiği bir bölgede doğayla uyumlu bir yaşamı inşa ediyor. Halkın doğrudan demokrasiye katılımını sağlıyor. Rojava Ortadoğu’nun çok kültürlü mirasını yeninden canlandıran bir model olarak da yer alıyor” dedi.    ‘DEMOKRATİK TOPLUM’ VURGUSU   Gazeteci Haydar Ergül de “Kapitalist Modernite’nin kriz yaratıcı doğası” başlığında sunum yaptı. Ergül, Kürt siyasi hareketinin geliştiği koşulları ve bugün geldiği noktayı göz önüne alarak kimi değişimlerin gerekliliğine dikkati çekti. Ergül, “Kürt’e Kürt dendiği için dayak yiyenler vardı, Kürt kimliği bu kadar düşürülmüştü. Kendisine Kürt diyenler de elbet vardı ama onlar da çok korkuyorlardı. Apocu hareket bu koşullarda ortaya çıktı. Böyle bir gerçeklikte 52 yıl sonra bölgeyi, dünyayı, küresel sitemi etkileyebilecek bir kuvvet ortaya çıkardı. 27 Şubat'ta PKK Kurucu Önder’i tarafından bir adım atıldı. PKK’de adım attı. Kapitalist sistemin birinci özelliği geçmişe dayanır. Taş atmanın savunma aracı olarak kullanılması ilk icatlardan biridir. Doğadaki bitkilerin tasnif edilmesi bir icattır. Aslında kapitalist modernite zihniyeti, gasp zihniyetidir. Bunu anlarsak kapitalist modernitenin özündeki krizi anlarız. Kapitalist modernite anti toplumdur, dolayısı ile anti insandır. İnsanı insanlaştıran onun toplumsallaşma, değişim, dönüşüm sürecidir. Kapitalizm sınıflı toplumun son aşamasıdır. 27 Şubat metninin özü, sınıflı toplumun sonuna gelinmiştir onun yerine demokratik toplumu kurmanın koşulları oluşmuştur. Özgürleşmek ölçülü yaşamdır. Buna demokratik toplum, demokratik, modernite diyoruz” ifadelerini kullandı.   KAPİTALİZM VE ULUS DEVLET   Ulus devletin kapitalizmle bağının kurulması gerektiğini dile getiren Cengiz Çiçek ise şöyle devam etti: “Kapitalizmde üretim kar için yapılır, kapitalizmde üretim araçları özeldir, emek ücretlidir. Sistemin dördüncü özelliğine göre sermayenin güvenli bir şekilde dolaşıma sokulması gerekiyor. Sermayenin güvenli dolaşımı ve sınırlı kar sisteminin devamı için ‘Böl, parçala, yönet’ politikası uygulanıyor. Abdullah Öcalan’ın İmralı’daki el yazmalarında 'kapitalizmle Kürt meselesinin bağı kurulamadan doğru bir yurtseverlik, sosyalistlik yürütülemez' diyor. Kapitalist modernite zorba ve sömürgen güçlerin sistemidir. Demokratik modernite zorba ve sömürgen olmayan kesimlerin buna karşı mücadelesidir.”   ‘TOPLUMSALLIK KADIN ŞAHSINDA GELİŞİYOR’   İkinci oturumda konuşan DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, 21’inci yüzyılın kadın yüzyılı olacağını ifade ederek, “Jin Jiyan Azadî” sloganın evrenselleştiğini vurguladı. Kadınların özgürlük mücadelesinin günden güne büyüdüğünün altını çizen Halide Türkoğlu, “Kadın mücadelesinin yüz yıllık ruhundan bahsediyoruz. Yok sayılan bir kadın tarihi var. Sayın Öcalan’ın ‘Kürdistan sömürgedir’ tezinden sonra Kürt sorununun demokratik çözümü de kadın sorununun temel ilkesi haline geliyor. Bir hakikat arayışı var, çünkü hakikat çarpıtılmış. Jineoloji hakikati ören, yollarını arayan bir olgudur. Kadının bilgeliği, dil, kültür, bilim olgusuyla birlikte ilk toplumlaşma süreci de gelişiyor. Toplum birçok şeye kutsallık atfediyor, bu da ilk olarak ana kadın tanrıça oluyor. Doğal toplumda kadın eksenli gelişen topluluğun ana soylu toplum üzerinden gelişiyor. Ortadoğu’da kadınlar; katliama, şiddete, sömürüye, kadın sünneti ile karşı karşıya kalıyor. Mücadele etmek önemlidir ve bu mücadeleyi değiştirip dönüştürebiliriz. O tahayyül ettiğimiz eşit ve komünal yaşamı hep birlikte kurarak, mücadele ederek yaşamsallaştırabiliriz” dedi.   'ALTERNATİF JİNEOLOJİDİR'   DEM Genç Kadın Meclisi üyesi Elif Çoban, “Binlerce yıl önce kadının etrafında yaşam şekillenirken ne oldu da sömürü ve köle haline geldik? Günümüzün gerçekliğine cevap olmak istiyorsak tarihi iyi okumak gerekiyor. Kapitalizmin yarattığı ve meta haline getirdiği bir kadın kimliği var. Tüm tahakkümler iç içe ve birbirini besleyen bir noktadadır. Bilim ve felsefenin tamamen kadını tahakkümü altına aldığını görebiliyoruz. Erkek egemen zihniyet kadın kimliğini hakikatten uzaklaştırmaya çalıştırıyor. Binlerce yıldır erkek egemen zihniyet tarafından kadınlar kimliksizleştirilmeye çalışılıyor. Buna karşı da Önder Apo’nun geliştirdiği Jineoloji perspektifidir” diye konuştu.    Çalıştay, sunumların ardından eleştiri ve önerilerle son buldu.